esempi

• Ona bagirmayacakti , pataklamayacakti, ve baska isle mesgul olmayacakti.
  لن يصرخ فى وجهه أو يسكر و يضربه او يكون مشغول عن قضاء الوقت معه
• Tuhaf olan şuydu ki... ...Steve Jobs, Bill'in hiç bağırmadığı tek kişiydi.
  ...الشيء الغريب هو ان ستيف جوبز هو الوحيد الذي لن يصرخ عليه بيل ابدا. بل لقد كان العكس
• Bu işe yaramaz. Binadaki herkes böyle bağırıyor.
  هذا لن يفلح كل المبنى يصرخ بذلك
• Sadece dürüst davranıyordum. Daha mesanene ne yapacağını söylemedim.
  أنا فقط أُصارحكِ، لن نـُصبح كذلك حينما يصرخ الطفل
• - Olay neymiş? Adamı "bundan paçayı kurtaramayacaksın" diye bağırırken duymuş.
  :سمعه الجار يصرخ قائلاً ."لن تفلتي بهذا الأمر"
• Onu asla terketmeyecek, asla incitmeyecek... asla onu vurmayacak yada içki içip onu dövmeyecek... yada çok meşgul olup ona vakit ayırmamazlık etmeyecekti
  لا يتركه و لن يجرحه او يصرخ بوجهه او يشرب و يضربه او يكون مشغولا و لا يقضي بعض الوقت معه
• Eğer bağırmıyorlarsa bu dinleme cihazlarını kullanırız, tabii pilleri bitene kadar.
  ما لم يكونوا يصرخون الزجاج لن يهتز بما فيه الكفاية لكي نسمع الصوت حسنا ان لم يكونوا يصرخون فهذه الأدوات ستلتقطهم